-EN
-All photographs are my own, unless otherwise stated.
-TR
Herkese selaaaaam! Nasılsınız? Orada havalar nasıl? Hem mental hem de fiziksel anlamda soruyorum. Birkaç gündür hava İstanbul’da gerçekten sıcak. Herkes gezme havası olduğunu söylüyor. Bence gezmek için hala çok soğuk bir hava var. Bu sene genel olarak çok üşüyorum. Neden bilmiyorum ama bu sene sanki her şey tersine döndü. Çünkü normal şartlarda “Üşüdüm. Hava çok soğuk” demezdim. Yaşlanıyor muyum ne?
Geçen hafta yeni bir challenge başlatmıştık biliyorsunuz. Bu hafta challengeın ikinci haftasındayız. Temalarımız ise “Özgürlük” ve “Bakım”. Şu dakikaya kadar özgürlük hakkında bir şeyler yazacağımdan emindim. Ama anlık bir karar değişimi yapıyorum ve tercihimi bakım temasından yana kullanıyorum. Aslında bu bana daha uygun bir tema. Ama şu ana kadar bakım hakkında bir şeyler yazmayı düşünmemiştim. Belki de bana çok sıradan geldiği içindir.
Bakım deyince aklınıza ne geliyor? Cilt bakımı mı, saç bakımı mı, spor yapmak mı yoksa farklı bir şey mi? Bakım bence çok farklı yorumlanabilecek bir tema. Kişiden kişiye çok değişebilecek bir konu. Benim düzenli olarak uyguladığım bir rutin yok. Düzenli olarak kullandığım tek şey biotin. Her gün biotin haplarından içiyorum diyebilirim.
Benim için bakım kelimesi özsaygıyla alakalı bir kavram. Bu düşünceme katılmayan birçok insan var. Ama benim düşüncem bu şekilde. Nasıl ki sağlıksız beslenmem bedenime bir ihanetse bakımsız olmak da benzer bir durum bence. Dışarı çıkarken saçını taramak ya da daha güzel olmaya çalışmak bence normal bir durum. Burada olay kendinizi birilerine beğendirmek değil. Asıl nokta aynada gördüğünüz kişiyi beğenmek. Dış görünüşünüzü kompleks haline getirmediğiniz sürece bence bir sıkıntı yok. Ayrıca şunu belirtmek isterim ki sinir bozucu insanlar her zaman olacaktır. “Saçın güzel olmamış. Biraz kilo alsan iyi olur. Bu renk sana yakışmıyor” diyecekler. Umursamayın derim. Çünkü bunu diyen birçok insanın ayna kullanma kusuru olduğunu farkettim. Eleştirmek için eleştiriyorlar.
Bundan bir süre önce yaklaşık 80 kiloya kadar düşmüştüm. Boyuma göre güzel bir orandı bence. Kendimi sevdiğim bir halimdeydim. O halime aşıktım belki de. Bunu hiç bu kadar düşünmemiştim. Dün akşam bir doğum günü kutlamasında akrabalarımın bazıları bana “Sana zayıflık hiç yakışmıyor. Geçen fotoğraflarına baktım da çok çirkinmişsin. Sen böyle daha iyisin ya. Yüzün gözün kendine gelmiş.” dediler. Ve görmezden gelinemeyecek bir konuşmaydı. Geçiştirmelik cevaplar verdim. Ama çok da umursamadım. Eskiden olsa muhtemelen çok önemserdim bu denilenleri. Ama şu an bir kulağımdan giriyor diğerinden çıkıyor. Yine imkanım olsa yeniden o kiloya düşerdim gözümü kırpmadan. Çünkü dediğim gibi kendimi o haldeyken daha çok sevmiştim. Benim için önemli olan da bu.
Çevremdeki insanlar benim görünüşümden hiçbir zaman memnun olmadılar. Önce kilomu değiştirmem konusunda ısrar ettiler. Obezdim ve zayıflasan iyi olur dediler. Zayıfladım ve bu sefer de çok zayıfladın kiloluyken yüzün daha iyiydi dediler. Saçlarımı kendi isteğimle uzattım. Saçların uzayınca çok güzel oldu dediler ve 4 yılın sonunda saçlarımı kestirdim. Bu sefer de saçlarını kestirmen iyi oldu böyle daha çok yakıştı dediler. Kimsenin benimle ilgili ne istediği hiçbir zaman kesin değildi. İşin garip yanı benim bu düşünceleri önemsemem de gereksizdi. Benim saçım bir insanı neden ilgilendirir ki?
Saç konusu benim her zaman takıntılı olduğum konulardan biriydi. Saçlarımı seviyordum ve güzel gözükmelerini önemsiyordum. Dalgalı bir saçım var ve saçım uzayınca şekli daha çok belli oluyor. Egzama hastalığına sahip olduğum için saçıma iyi bakmaya mecburum. Çünkü saçım bakımsız kaldığında saç derimde iltihaplı yaralar oluşuyor ve bu korkunç bir durum. Şu ana kadar medikal ürünler de dahil olmak üzere onlarca şampuan denedim ve aralarından favorim kesinlikle resimdeki şampuan oldu. Liseden beri aynı şampuanı kullanıyorum. Ne yazık ki birkaç ay önce üretimden kaldırıldı. Elimde 3-4 şişe daha var. Onlar bitince ne yapacağım bilmiyorum.
Arkadaşlarımla birlikte ortak olarak kullandığımız tek saç ürünü de bu saç toniği. Saç uzatma konusunda etkili olduğunu söylüyorlar. Ben pek katılmıyorum buna. En azından benim saçımın uzamasını hızlandırmadı. Zaten saçım çok yavaş uzar. Ama yine de güzel bir ürün olduğunu düşünüyorum. Saç derisini ferahlatıyor.
Bu tarakları hepiniz görmüşsünüzdür. Çok popüler bir ürün. Kafa derisinin kan dolaşımını hızlandırıyormuş. Aynı zamanda düzenli kullanımda saç derisindeki kepeği azaltma gibi bir etkisi de varmış. Saçtaki kepeği azaltacağını düşünmüyor olsam da yine de arkadaşlarımın ısrarıyla denemeye karar verdim. Birkaç kere kullandım. Özellikle az önce paylaştığım saç toniğini de bu tarakla birlikte kullandım. İkisini beraber kullanınca etkili oluyormuş gerçekten. Ayrıca saçınızın daha iyi şekil almasını da sağlıyor.
Cilt bakımı adına hiçbir şey yapmıyorum desem yeridir. 2 haftada bir kez olacak şekilde kil maskesi kullanıyorum. Bu markayı seviyorum. Tamamen fiyat-performans ürünü. Bazı maskeler cilde temas edince cildinizde kısa süreliğine yanma hissi oluşabilir. Korkmayın bu olağan bir durum. Sonuçta cildinize yabancı bir şey sürüyorsunuz ve cildiniz de tepki veriyor. Sadece bu hissin uzun sürmemesi önemli. Eğer uzun süreli bir yanma varsa hemen maskeyi yüzünüzden temizleyin.
Maske yapmak haricinde bazen temizleme jeli kullanıyorum. Özellikle concealer kullandığım dönemlerde cildim bu yüz temizleme jeline ihtiyaç duyuyor. Cildi çok iyi temizlediğini düşünüyorum. Loreal benim favori markamdır. Bu yüzden bu jeli tercih ettim. Gerçekten işe yarayan bir ürün. Ama bu ürünü kullandıktan sonra cildinizi nemlendirmeniz gerekebilir. Çünkü bu ürün glikolik asit içeriyor ve bu da cildinizin kurumasına sebep olabilir.
Cildimdeki gözenekleri temizleyen bir maske yaptıysam maskeden sonra bu toniği kullanıyorum. Bir önceki üründe olduğu gibi bu ürün de glikolik asit içeriyor. Ciltteki siyah noktaların azalması ve cilt gözeneklerinin küçülmesi için önemli bir detay.
Duştan çıktıktan sonra tüm kişisel bakımımı yapıyorum ve rahatlıyorum. Son adımda ise bu vücut spreyini sıkıyorum. Arkadaşlarımın bana aldığı doğum günü hediyelerinden biri de bu vücut spreyiydi. Hindistan cevizi kokulu. Her duştan sonra istisnasız olarak bu spreyi sıkarım. Bana daha temiz hissettiriyor.
Sanırım benim bakımla ilgili aklıma gelenler bu kadar. Bakıma çok daha felsefi anlamlar da yükleyebilirsiniz. Hatta bunu yorumlar kısmında tartışabiliriz de. Bir sonraki posta kadar sevgiyle kalın. Hoşça Kalın!
-Tüm fotoğraflar bana aittir.